Yazar
Hülya DOĞAN
Dr., Antropolog
Özet
-
Gün be gün büyüyen şiddet sarmalının çeşitli görünümleriyle yaşamaya ç(alıştığımız) bir çağda var olmak, tek tek bakıldığında hiçbirimizin yüklenemeyeceği sorumlulukların sonucu gibi görünmektedir. Binlerce yıllık insanlık tarihinin hemen her döneminde şiddetin derin izlerini bulmak mümkündür. Öyle ki, şiddet üzerine yazılmış onlarca kitapta, şiddetsiz bir dünyanın ihtimali dahi yer almaz. Üstüne üstlük biyolojik belirlenimci kimi görüşler, ezeli ve ebedi bir olgu olarak şiddeti olağanlaştırır. Ancak dünyanın pek çok yerinde olduğu gibi ülkemizde de çocuklar, kadınlar, trans kimlikler, mülteciler, çeşitli mezhep ve etnisite mensupları yoğun biçimde şiddete maruz kalırken, geri kalan önemli bir kesimin “izleyici” konumlarına/koltuklarına çekilmesi, şiddetin problemli bir başka boyutudur. Sorun ne kadar tarihi olursa olsun, günümüzde gözlemlenebilir dinamiklerinden yola çıkarak problemi anlaşılır hâle getirmek, bundan sonrası için yol haritası çizmekte ve belki de başka türlü olanı tahayyül etmede yardımcı olabilir. Zaman ve mekân sınırlamalarıyla birlikte böyle bir çalışmanın “şiddetin izleyicisi olma” konusunda söylenmesi gereken her şeyi içermek gibi bir iddiası yoktur. Ancak antropolojinin iletişim, tarih ve psikolojiyle kesiştiği alanlardan ipuçları alarak problemin toplumsal belleği manipüle eden medya merkezli “görsel kültür”de gizli kaynaklarını anlaşılır hâle getirmeyi amaçlamaktadır. Özellikle son yılda Kürtler ve solculara uygulanan şiddetin izlenir hâle gelmesi bu kültür içinde ve bir korku atmosferinde gerçekleşmektedir. Özneyi izleyici konumuna iten korku toplumunda şiddetin aleniliği bulanıklaştırılarak ve muhatapları yeniden kimliklendirilerek şiddet “izlenebilir” hâle getirilmektedir. Özellikle meşru şiddet tekelini elinde bulunduran devlet, bu gücün sorumluluğunu anonimleştiren bir aktör olarak görsel kültürde yerini almaktadır. Bu bağlamda izlemek, hatta görmek de; kültürel, ideolojik ve sonuç itibariyle politik bir algı olarak ele alınmalıdır. Geliş Tarihi : 23.01.2017
Kabul Tarihi : 21.03.2017
Summary
-
As single individuals who try (and who get used) to live in a century, which is full of diff erent aspects of violence, no one may look responsible. It looks like a fact which has been there nearly in all parts of human history. Dozens of books on violence don’t even envisage a world which is purified from violence. Some of biological determinist views present and naturalize violence as an eternal fact. While a lot of people like women, children, transgender identities, and immigrants, members of diff erent ethnicities or sects in Turkey as well as around the world are suff ering from violence, majority of the rest prefer to watch it. Being a viewer while a lot of people are facing diff erent types of violence (from psychical to economical) is another part of violence problem. Regardless how historical the problem is, it is important to make it understandable by looking at the aspects of it today in order to draw a road-map to enable another way of thinking. This article doesn’t claim that it says everything on “watching violence” because of its own spatial and temporal boundaries but it aims to discover the sources of the problem in culture, especially in visual culture, by working in the area where anthropology, history and psychology intersects. Accordingly, the fear society in which we live pushes the subject to the position of viewer by insulting the role of individual and fear is becoming an important tool for power. Visual culture also helps making violence watchable by blurring the clarity of violence and by re-identifying victims in a hostile manner. On the other hand, the state which has the monopoly of violence takes its place in visual culture as an actor which anonymizes the responsibility of this power. Within this context watching and even seeing should be approached as a perception which is cultural, ideological and consequently political.
Received : 23.01.2017
Accepted : 21.03.2017
Anahtar Sözcükler / Keywords
Dipnot / Footnote
-
Bu yazı 2016 yılında yazılmıştır
Geliş Tarihi / Received Date
-
21.03.2017
Kabul Tarihi / Accepted Date
-
21.03.2017